29 Aralık 2011 Perşembe

Yeniyıl Dileklerim...


Sarılıp sarmalanmaların;) en bol olduğu kış mevsiminde, ailenin ve sevenlerin bir araya geldiği ♥, mağazaların, sokakların ve hatta evlerin ışıl ışıl süslerle süslendiği ♥, bacalardan dumanların tüttüğü ♥, evlerden mis gibi yemek kokularının yükseldiği ♥, kestanelerin sobada pişirilip afiyetle mideye indirildiği ♥, sofraların mis gibi birbirinden güzel yemeklerle donatıldığı ♥(özellikle rus salatası, patates kızartması, kola, bol soslu makarna, kuru fasülye pilav daha ne olsun oh la laaaaa ♥) sıcacık çayların ve nescafelerin içildiği ♥, bol kahkahalı sohbetlerin gerçekleştiği ♥, deli gibi alışverişlerin yapıldığı ♥, yeni bir sayfa açmak için en en en ama ennn özel ♥ ve güzel gün ♥ YILBAŞI ♥♥♥ benim için...Yılın en en en en en vee ennnnn güzel günü YILBAŞI bence... ♥♥♥ 
Tam 5 ay önce blogumu açmıştım. Sevgili Takipçilerimin ve takipçim olmasalar bile bloguma uğrayanların yeniyılını en içten dileklerimle kutluyorum. Bu yıldan ailem, sevdiklerim ve kendim için beklentilerim klasikte olsa; önce sağlık, mutluluk, huzur, bol şans, bol başarı... Umarım güzel dileklerimiz kabul olur. Aileniz ve sevdiklerinizle sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yeniyıl geçirmeniz dileğiyle. Her şey gönlünüzce olsun... Daha nice yeniyıl dilekleri kutlamak nasip olsun diyorum ve 2011 yılının son postunu yolluyorum. Yüzümüzden gülücükler eksik olmasın inşallah, 2012 hepimiz için bomba gibi geçsin. Kendinize iyi bakın, seneye görüşürüz diyip bu iğrenç ötesi espriyi yaptıktan sonra balkondan aşağıya atlıyorum... =DDDD

28 Aralık 2011 Çarşamba

Maybelline Affinitone Allık

Aslında Maybelline'nin pudra, rimel ve rujlarını beğenerek kullanırken, bu allık tam olarak bir fiyasko oldu benim için. Bu kadar kötü olabileceğini bilseydim kesinlikle almazdım. 
Günlük kullanım için uygun olsada benim allık anlayışıma tamamen ters bu ürün. Renk vermiyor, ancak kazımam gerekiyor sürmem lazım olduğunda. Bitsin diye uğraşıyorum. Bir daha da tövbe almam. Hafif bir makyaja, süt beyaz teninde olanlara uygun fakat renk vermiyor, benim bir allıktan beklentim; sürüldüğü anda renk vermesi+kalıcı olması. Oysa ki bu allık birkaç saat içinde yok olup gidiyor. İçinde belli belirsiz simler var ama pek belli olmuyor sürüldüğünde. Ayrıca fırçasını hiç beğenmedim.
Merak eden için no'su 73 Pink Amber. 

Bir daha almayacağım makyaj malzemelerinin arasına girdi kendisi.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Avon Siparişlerim

K13 katoloğundan verdiğim siparişlerim çoktan gelmişti fakat zaman bulamadığım için koyamamıştım. Kısmet bugüne oldu. Buyrun aldıklarım: 

1. Avon / Naturals Karpuzlu Vücut Losyonu: Sakız gibi kokuyor, nemlendirmesi orta. Losyon sonuçta zaten büyük bir beklenti içine girmekte saçma olur. Fiyatı ucuzdu aldım. :)

2. Avon / Christian Lacroix Rouge EDP: Baharatlı değişik bir koku. Kalıcı sayılır. Arkadaşım bana geliş fiyatından verdi. Normal fiyatı 74 TL civarında.

3. Avon / Kiss&Go Ruj / Iced Champink: Bu ruju ileride yapacağım hediye çekilişinde hediye olarak vermeyi düşünüyorum. Hoş bir pembe tonu bence esmer tenlilere çok yakışır.

4. Avon / Kiss&Go Ruj / Raisin Wine: Bordo mu desem kırmızı mı bilemiyorum, ya da turuncuya yakın bir kırmızı mı desem adlandıramıyorum. :D Daha önceki rujum kayboldu, ben de yenisini almak zorunda kaldım. Diğer bloglarda da oldukça beğenilen bir ruj.

5. Avon Care / Jojoba Yağı İçeren Dudak Parlatıcı: İşte ben bunu çok severek kullanıyorum. 10ml'lik minik bir tüp içinde. Dudaklara hafif bir pembe renk veriyor. Yanındaki kardeşiyle beraber geldi. :D

6. Avon Care / E Vitaminli & Üzüm Çekirdeği Özlü Dudak Balmı: Üstte bahsettiğim parlatıcıyı alabilmek için, sipariş ettim. Çünkü bunu alana diğeri bedavaydı. 1 taşla 2 kuş. :D Nemlendirmesi iyi, çantamda taşıyorum, dudaklarım kurudukça sürüyorum. :)

7. Avon Super Shock Kalem Far / Princess Pink & Royal Velvet: En iyiyi en sona sakladım. Normal fiyatı 23 TLydi. Fakat %50 indirim yapmışlardı. 11.50'ye aldım. Denemek için aldım; çünkü diğer bloglarda çok övülüyordu. Avon'un farlarını öyle aman aman sevmem ve almam. Fakat bu far... Hem çok pratik hem renkleri çok güzel hem de dumansı bir göz makyajı elde etmenizi sağlıyor. Açık rengi gözlerinizin iç kısmına, koyu rengi ise dış kısmına sürüp, fırça yardımıyla karıştırıyorsunuz. 2 dakikada göz makyajınız tamam. Özellikle sabahları geç kalmışsanız 5 dk içinde makyaj yapmanız gerekiyor ve dışarı bir an evel pöşkürmeye hazırlanıyorsanız size bayaa yardımcı olur bu ürün. =DDD İndirime girince diğer renklerinden de alacağım.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Biten Ürünler #2

Karşınızda gurur tablom :P Bitirmek almak kadar kolay olmuyor sanırım =D


1. Watsons Bademli & E Vitaminli Peeling: Yazın almıştım, aslında kese ve fırça gibi ürünler de peeling etkisi görüyor. Bu yüzden sadece yüz gibi hassas bölgeler için peeling kullanmayı daha çok tercih ediyorum. İçerisinde orta boy partiküller var, kokusunu sevmedim böyle acı badem mi desem ilaç mı desem bilemedim.

2. Schwarzkopf Saç Bakım Kürü: Schwarzkopf'un çoğu ürününü kullanıyorum (Şampuan, Sıvı Saç Kremi vs.) ve pek çoğundan da memnun kaldım. Cansız ve donuk saçlar için olan bu ürünü de 3. dk içerisinde saçları onarıp bakım yapıyor.  Ayrıca, saçları kolay taranabilir ve parlak bir hale getiriyor.

3. Schwarzkopf Liquid Silk Gloss: En sevdiğim şampuanlarımdandır kendisi. 3 sene önce deniz suyunun mahvettiği saçlarımı kendine getirmişti. Saçları pırıl pırıllll yapar. Kaç tane kullandığımı hatırlamıyorum ama çok memnunum. Şu aralar pek ihtiyaç duymuyorum, Otacı'ya sardığım için... :)

4. Otacı 10 Bitkili Şampuan: Kokusuna aşık oldum, içine terebentin koydum ve o şekilde kullandım. Aslında öyle çok üstün bir etkisi yok ama bir kötülüğünü de görmedim. :P Defne-Zeytinyağlı olanı aldım şu an onu kullanıyorum. Şöyle bir durum var Otacı kullanmaya başladığımdan bu yana küçük saçlar fışkırıyor kafamdan. =) Çoğu şampuana oranla nispeten çok daha iyi bir performans sergilediğini düşünüyorum saçlarımda...

5. Watsons Duş Kremi: Kokusu müthiş şu an 3. şişeyi bitirmeye uğraşıyorum.

6. Neutrogena Yüz Yıkama Jeli: Beğenmedim yüzümü kurutuyor, kokusu çok hafif ama bir garip sevmedim. Loreal'in temizleme jelleri daha güzel. Bir daha da almayacağım. Neutrogena'nın greyfurtlu ve güzek kokulu serisini deneyeceğim ama. Hem meraktan hem de methini çok duydum.:)
 

7. Avon Gliserinli El & Tırnak Kremi: Avon'un el kremlerini oldum olası beğenmişimdir zaten (mutlaka daha öncede söylemişimdir blogumda). Hayatımın bir döneminde (ortaokul, lise, üniversite...:D) mutlaka çeşitli el kremlerini kullanmışımdır. Bu kreminde hoş ve hafif bir kokusu var, nemlendirmesi de iyi. E Vitamini ve Gliserinle formüle edilmiş. Geçen sene yılbaşı kataloğundan indirimdeyken almıştım. Paketi çok tatlı ama değil mi? ^_^ Alışkanlık mı desem ne desem bilemiyorum. El kremlerini seviyorum paketleri güzel ve şirin olsun yeter. :D 

8. Isana Aloe Vera'lı El ve Tırnak Kremi: Rossmann'ı keşfettiğim gün, mağazada yapıştığım ilk krem bu oldu. Hem fiyatı açısından da oldukça cazipti, aldığım için de hiç pişman olmadım; çünkü bu krem müthiş. Ellerim yumuşacık oluyor, ertesi gün tekrar krem sürmeme gerek kalmıyor. İçeriğinde Aloe Vera, E Vitamini ve Keratin var. Nice pahalı kremlerden bile daha etkili. Bitince tekrar tekrar alıcam sanırım. Isana'nın çoğu yerde övüldüğünü görmüştüm artık hak veriyorum. Rossmann alışverişimde yakında burada olacak. ;)

9. Rexona Stick Deodorant: Yıllardır kaç tane bitirdiğimi hatırlayamıyorum bile ama ben Rexona'ya ba-yı-lı-yor-um! Üstüne tanımıyorum başka hiçbir ürün Rexona'nın yerini tutmuyor. Ter kokusu diye bir şey kalmıyor ayrıca kokusunu çok seviyorum, hoş ve ferah. Abartısız 6 yıla yakın Rexona kullanıyorum. Günün birinde daha iyisini bulana kadar Rexona ile yola devam. :)

10. Diadermine Göz Makyajı Temizleyicisi: Kesinkes uzak durulması gereken bir ürün. Göz makyajınızı çıkarayım derken gözünüzü oymanıza sebebiyet verebilir. Diadermine'in krem ve yüz temizleyici ürünlerini sevmeme rağmen, hatta annem, anti-age kremlerini beğenerek kullanmasına rağmen olmadı bu.

11. Agiss Aseton: Oje'yi düzgün bir şekilde temizliyor, kullandığım asetonlar içerisinde en iyilerinden biri diyebilirim 3.şişem buydu ve bitti. Kipalarda bulmak mümkün. İçeriğinde üzüm çekirdeği yağı var+tırnakları sarartmıyor, besliyor ve nemlendiriyor. Üstelik kokusu rahatsız edici klasik bir aseton kokusu değil, parfümlü güzel bir kokusu var. Bittikçe tekrar alırım.

Darısı diğer ürünlerimin başına. =) Görüşmek üzere. Herkese kucak dolusu sevgiler...

8 Aralık 2011 Perşembe

Bioblas/Sıvı Saç Kremi

Rossmann'a gittiğimde, indirimde görüp denemek istediğim ürünlerden biriydi. İyiki de denemişim. Uzmanlar günde 50-100 adet saç dökülmesini kabul ediyorlar ve şükür ki; aman aman bir problemim yok sadece son zamanlarda stres ve mevsim değişikliği(havaların birden soğuması ya da ısınmasını kastediyorum) lavaboda ve fırçalarda eskiye oranla daha fazla saç kılı bulmama sebep oldu. Ben de Bioblas Saç Dökülmesine Karşı Sıvı Saç Kremini denemeye karar verdim. Gayette etki ediyor ve kokusu çok güzel.


*İçeriğinde %100 bitkisel etken maddeler, Complex C26 ve Phytokeratin bulunuyor.

*Kullanmadan önce iyice çalkalıyorsunuz, saçınızı yıkayıp havlu ile nemini aldıktan sonra saçınızın tamamıza uyguluyorsunuz. Sonrasında kolay taranabilir, mis kokulu ve sağlıklı saçlara kavuşuyorsunuz!
*Tarak akıyor adeta saçınızdan, ipek gibi yumuşacık oluyor, dökülmeyi de önlüyor. Daha ne olsun? İndirimdeyken Rossmann'dan 7.50 TL'ye almıştım, ancak şimdi 10.50 olmuş. Keşke bir tane daha alıp yedekleseydim bitmek üzere kendileri. İyisi mi sizde saç dökülmesi sorunu yaşıyorsanız, alıp deneyin derim. Sitesinden incelemek isterseniz buradan buyurun.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Sizde seviyor musunuz? :)

Yağmurlu bir kış gününde, yapılabilecek en güzel şeylerden birisi de, evde kalıp güzel bir çay demleyip ya da nescafe yapıp, bir güzel pencerenin önüne kurulup, sıcacık evde, pijamalarla, kitap okumaktır bence. Mis gibi yağmur sonrası toprak kokusunu da içime çekmek cabası tabii. Kış mevsimini seviyorum, tadı bir başka oluyor.

    +          +          =    

 Just relax and listen ;)
Üstteki linke tıklayın ve yağmurun rahatlatıcı sesini dinleyin. Rahatlamaya ve uyumaya çok yardımcı oluyor.
"YAZ"; fazla şımartılmıştır, fazla havalı. Beden kusurlarını göstermeye zorlayıp yorar insanı. Bedenlerin mevsimidir yaz; yani sükseli bir kimse değilsen bitiktir işin.

"BAHAR"; tehlikelidir. İnsana olmayacak işler yaptırdığı gibi çabucak kaçtığı için suçu hiçbir zaman ispatlanamamıştır. Tekin değildir yani.

"SONBAHAR"; başlangıç ve sondur. Niyeyse hep bir şeye karar vermelisindir sonbaharda...

Mevsimlerin en merhametlisidir "KIŞ"; Evin mevsimi, sarılmanın, sarınmanın, sarmalanmanın. Uzun çayların, derinlemesine yemeklerin, etraflıca içmelerin mevsimi...Karşılaşmaların değil buluşmaların... Sıcak olan her şeye doğru neşeyle yönelmenin, böylece beraber ılımanın..."
 (Çok sevdiğim bir arkadaşımın duvar yazsından alıntı.) =)